Son zamanlarda Suudi Arabistan, 75 binden fazla kişiyi "izinsiz hac" gerekçesiyle geri gönderme kararı aldı. İslam'ın beş şartından biri olan hac, Müslümanlar için önemli bir ibadet olmanın yanı sıra, her yıl milyonlarca ziyaretçi çeken büyük bir organizasyona dönüşüyor. Ancak yıllar içinde artan hac kayıtları ve henüz düzenlenmeyen dönüş süreçleri, beklenmeyen sorunları da beraberinde getiriyor. Bu yazıda, geri gönderilen bu kişilerin nedenleri, yaşanan olumsuzluklar ve havuzda kaynayan tartışmalar üzerinde duracağız.
İzinsiz hac, resmi kurumlar tarafından verilen izin veya kayıt olmaksızın hac görevini yerine getirmeye çalışmak anlamına geliyor. Suudi Arabistan, hac döneminde güvenlik, sağlık ve düzen açısından oldukça sıkı önlemler almaktadır. Özellikle kayıtlı olmayan hacıların kontrol edilememesi, sağlık sorunları ve güvenlik tehditleri yaratabilmektedir. Bu noktada, izinsiz hac yapmaya kalkışan kişilerin sayısının her geçen yıl arttığı gözlemleniyor. Bu durum, otoritelerin önlem almalarını kaçınılmaz hale getiriyor ve yüz binlerce insanın geri gönderilmesine neden olabiliyor.
Yıllar içinde, "izinsiz hac" olarak kabul edilen bireyler arasında daha çok organize gruplar, kaçakçılar ve sosyal medya üzerinden verilen sahte bilgilere kanarak hareket eden kişiler yer almakta. Bu tarz gruplar, hacı adaylarını kayıtsız ve izinsiz olarak Suudi Arabistan'a götürme vaadiyle ikna edip, insanları dolandırmakta. Dolayısıyla, ilave güvenlik önlemleri almak zorunda kalan Suudi yetkililer, tespit edilen izinsiz hacı adaylarını geri göndermekte. Her yıla özgü olarak değişen hac kontenjanları, izinsiz hac anlayışını arttırmakta, bu da daha fazla insanın mağdur olmasına yol açmaktadır.
Geri gönderilen 75 binden fazla kişi, hacı olma hayaliyle hayatının belki de en önemli deneyimini yaşama fırsatını kaybetmiş oldu. Bu durum, sadece kişinin inancı üzerinde değil, aynı zamanda maddi ve manevi kaynaklar üzerinde de büyük bir yük oluşturmakta. Zira, hac seyahati için harcanan paralar, içindeki bekleyiş ve umutla birlikte büyük bir kızgınlık ve hayal kırıklığına dönüşebiliyor. Özellikle, bu kişilerin bir kısmı, hac için yıllarca biriktirdikleri paraları kullanarak yola çıkarak bu duruma düşmekte. Bu vakalar, aile bireylerini de fazlasıyla etkileyebilmekte ve toplumsal olarak bir kargaşaya yol açabilmektedir.
Aynı zamanda, geri gönderilen bu insanların yaşadığı başarısızlık, onları tekrar hac yapmaları için motive etmek yerine, karşılarında daha büyük engeller hissetmelerine sebep olabiliyor. Dönüş yollarında yaşanan zorluklar, havaalanlarında uzun bekleyişler ve otoritelerle olan iletişim problemleri, geri gönderilen insanların psikolojik açıdan zorluk çekmelerine yol açarak anksiyete ve stres seviyelerini artırmaktadır.
Bu durumun önlenmesi adına alınacak önlemler arasında, hac organizasyonlarının sıkı denetim altında olması, tasfiye ve bilgi doğruğulama sistemlerinin güçlendirilmesi, inanç grubuna sahip olmak isteyen bireylerin resmi olarak kayıt altına alınması gibi adımlar öne çıkmaktadır. Her bir hacı adayı, kesinlikle doğru kaynaklardan bilgi alarak ve resmi kanallar aracılığıyla başvurularını tamamlayarak hareket etmelidir. Bu yolla, izinsiz hac olgusu kontrol altında tutulabilir ve yüz binlerce insanın hayalleri suya düşmeden hac ibadetini gerçekleştirmeleri sağlanabilir.
Sonuç olarak, izinsiz hac gerekçesiyle geri gönderilen 75 binden fazla kişi, tüm bu yaşananların birer kurbanı olarak sistemi sorgulamaya ve daha dikkatli doğrulamalar yapmaya yönlendirilmektedir. Hem hac adaylarının hem de Suudi yetkililerin daha gelişmiş iletişim ile bilgi akışını sağlamak için bir araya gelmesi, gelecekte benzer sıkıntılar yaşanmaması adına önemli bir adım olacaktır.