Ahit Sandığı, tarihi ve dini önemiyle birçok araştırmacının, tarihçinin ve arkeoloğun ilgisini çeken bir nesnedir. Eski Ahit'teki Tanrı’ya ait olan bu kutsal sandığın, Yahudi halkı için büyük bir sembolik değeri vardır. Ahit Sandığı, Tanrı’nın insanlarla olan ahdini ve varlığını temsil ederken, aynı zamanda içinde taş tabletler barındırdığına inanılır. Bu tabletler, Tanrı’nın Musa’ya verdiği On Emir’i içerir. Ancak, Ahit Sandığı’nın günümüzde nerede olduğu sorusu, tarih boyunca birçok spekülasyona, hipoteze ve efsaneye yol açmıştır.
Ahit Sandığı’nın tarih sahnesine çıkışı, Mısır’dan çıkış sürecinde, yani M.Ö 1446 yılında başlatılmaktadır. Yahudi halkı, Mısır'dan çıkarken Tanrı'nın kendilerine verdiği bu kutsal nesneyi yanında götürdü. Tanrı’nın varlığının sembolü olarak, sandığın her yanı altınla kaplıydı. Ahit Sandığı’nın en bilinen özelliği, onun "Kercu" olarak adlandırılan iki altın melek figürüyle süslenmiş olması ve Tanrı’nın bu sandık üzerinde görünmesi. İnançlara göre, Ahit Sandığı savaşlarda da Yahudi milletine büyük zaferler kazandırmıştır.
Ahit Sandığı, Kutsal Metinlerde Yeruşalim’deki Tapınak’a yerleştirildiği ifade edilmektedir. Ancak, Babil istilası sırasında (M.Ö 586) kaybolduğu düşünülmektedir. Bu kayboluş, Ahit Sandığı’nın nerede bulunduğu konusundaki spekülasyonları ateşlendirmiştir. Üzerine kimi kaynaklarda, sandığın kaybolduğu yerlerle ilgili birçok teori ve hikaye ortaya atılmıştır. Ancak hiçbiri kesin sonuçlar vermemektedir.
Ahit Sandığı’nın nerede olduğu hakkında birçok teori günümüzde dillerde dolanıyor. Bu teoriler arasında en çok bilinenlerden biri, Ahit Sandığı’nın Etiyopya’da bulunduğudur. Etiyopya’daki Kuzey Tigray bölgesinde bulunan Aksum şehrinde, halk arasında bu sandığın saklandığına inanılan bir kilise bulunmaktadır. Aksum’da bulunan bu yapı, "Tsion Maryam Kilisesi" olarak adlandırılmakta olup, burada Ahit Sandığı’nın saklandığına dair birçok mitolojik hikaye ve rivayet bulunmaktadır. Ancak, bu iddiaların arka planında tarihi veya arkeolojik belgelerin yetersizliği dikkat çekmektedir.
Bir diğer popüler teori ise Ahit Sandığı’nın Kudüs’te bulunan Altın Kubbeli Tepe’ye gömüldüğü yönündedir. Bazı arkeologlar, sandığın buraya gizli bir yolla gömülmüş olabileceğini ve halen buranın derinliklerinde yatan bu kutsal nesneyi bulmaya çalıştıklarını iddia etmektedir. Ancak bu durum, tarihi yapının korunması açısından karmaşık bir tartışmayı beraberinde getirmektedir.
Tüm bu teorilerin yanı sıra, bazıları Ahit Sandığı’nın, tarihî süreç içinde yok olduğu inancını taşımaktadır. Sandığın kaybolması, insanlık tarihindeki en büyük gizemlerden biri haline gelmiştir. Kimi kuramcılar, Ahit Sandığı’nın Hindistan’da veya farklı yerlerde olduğunu öne sürse de, bu iddiaların hiçbiri uluslararası ölçekte kabul görmüş değildir.
Sonuç olarak, Ahit Sandığı’nın bulunduğu yeri kesin olarak bilmek şu an için mümkün değil. Ancak insanların bu eski nesneye olan ilgisi ve merakı hiç azalmamıştır. Arkeologlar ve araştırmacılar, her geçen gün yeni yöntemlerle ve teknolojilerle bu muhteşem yapının izini sürmeye devam etmektedirler. Ahit Sandığı’nın nerede olduğuna dair sürmekte olan tartışmalar ve teoriler, insanlığın geçmişine ve inançlarına olan bağlılığını göstermektedir. Belki de bir gün, kayıp bu sandık ortaya çıkacak ve sırlarını bizlere açıklayacaktır.