Başakşehir'de meydana gelen kadın cinayeti olayı, özellikle son günlerde artan şiddet olayları bağlamında, birçok kesimin dikkatini çekti. 25 Ekim 2023 tarihinde yaşanan bu trajik olayda, 30 yaşındaki genç kadın bir erkek tarafından hayatını kaybetti. Olayın detayları gün yüzüne çıktıkça, toplumda infial yaratırken kadın cinayetlerine karşı birleşme çağrıları da güçleniyor.
Olay, Başakşehir ilçesinde bir apartmanda gerçekleşti. İddialara göre, eski sevgilisi olduğu öğrenilen bir şahıs, mağdurun kapısını çaldıktan sonra aralarındaki tartışma sonucu silahla saldırıda bulundu. 30 yaşındaki genç kadın, olay yerinde yaşamını yitirirken, saldırgan kaçtı. Olayın ardından çevredekilerin ihbarı üzerine hızla harekete geçen güvenlik güçleri, cinayet şüphesi bulunan kişiyi kısa bir süre içinde yakaladı. Başakşehir Cumhuriyet Savcılığı, olayla ilgili soruşturma başlatarak, delil toplama çalışmalarına hemen başladı. Mağdurun ailesi ve arkadaşları, sosyal medyada başlattıkları kampanyalarla cinayetle ilgili adalet taleplerini dile getiriyorlar.
Başakşehir'deki bu olay, hiç kuşkusuz ki kadına yönelik şiddet konusunu yeniden gündeme taşımış durumda. Ülkemizde kadın cinayetlerinin artması, toplumda büyük bir endişeye yol açıyor. Kadın Platformları, bu tür olayların önüne geçilmesi için daha fazla önlem alınması gerektiğini savunuyor. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, olayın yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda toplumun kadına karşı tutumunu sorgulayan bir durum olduğu ifade ediliyor. Kadın hakları savunucuları, Başakşehir'de yaşanan olayı 'çığ gibi büyüyen bir sorun' olarak tanımlarken, hükümetin bu konuda yeterli adımları atmaktan uzak olduğunu vurguluyor.
Bu cinayet, yalnızca Başakşehir’de değil, tüm ülkemizde kadına yönelik şiddetin tekrar bir kez daha gün yüzüne çıkmasını sağladı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de kaydedilen kadın cinayetleri sayısı, önceki yıllara göre ciddi bir artış gösterdi. Çoğu zaman mağdurun yakın çevresinde tanıdıkları tarafından gerçekleştirilen bu cinayetler, toplumda ayrımcılık, şiddet ve cezasızlık kültürünü beslemeye devam ediyor.
Olaydan sonra kadın cinayetlerini önlemek adına geliştirilecek politikalar ve acil önlemlerin alınması gerektiği ifade edilirken, kadınların kendilerini koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor. İlgili kurumların, kadınların güvenliğini tehdit eden her türlü unsuru ortadan kaldırması ve gerektiğinde erkeklerin de eğitime tabi tutulması gerektiği belirtiliyor. Başakşehir’deki kadın cinayeti, bir çağrıdır. Kadınların sesini duyurması ve toplumsal dayanışmanın artması için bir fırsat olarak görülmelidir. Bu tür olayların son bulması için, toplumun her kesiminin üzerine düşeni yapması gerektiği şeklinde bir Konsensus yavaş yavaş oluşmaya başladı.
Unutulmamalıdır ki, kadına yönelik şiddet yalnızca bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bu nedenle, hem bireylerin hem de devletin bu sorunu çözmek için birlikte çalışması gerekmektedir. Başakşehir’de yaşanan kadın cinayeti, birçok kişinin dikkatini çekerken, toplumsal bastırmanın ne kadar zararlı olabileceğini de gözler önüne seriyor. Önümüzdeki günlerde yapılacak protestolar ve sosyal medya kampanyaları, bu tür olayların önlenmesi için de bir adım olacaktır. Herkesin eşit olduğunu hatırlaması ve bu konuda duyarlı olabilmesi için toplumun her kesine düşen görevler vardır. Kadınların güçlendirilmesi, eğitimle ilgili fırsat eşitliği sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliği adına atılacak adımlar, bu trajik olayların son bulmasına yardımcı olacaktır.
Son olarak, Başakşehir’deki kadın cinayeti, sadece bir trajedi değil, aynı zamanda sistemik bir sorunun da göstergesi. Bireylerin, ailelerin ve kurumların birleşerek, daha aydınlık bir gelecek için mücadele etmesi kaçınılmazdır. Herkesin ortak sorumluluğu olan bu mesele, umarız ki bir daha yaşanmaz ve hayatını kaybeden kadınların hatıraları, bu mücadelede birer sembol olarak yolumuzu ışıklandırır.