Genç yaşta yaşadığı talihsiz bir kaza, hayatını köklü bir şekilde değiştiren bir dönüm noktası oldu. 25 yaşındaki Ali, işinden ve sosyal hayatından koparak, şimdi bir parkta çadırda yaşamaya çalışıyor. Kaza sonrası yaşadığı fiziksel ve psikolojik zorluklar, onun için hiç de kolay olmadı. Gencin tanıklık ettiği hikaye, yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumun engelli bireylere sunduğu desteklerin yetersizliğini de gözler önüne seriyor.
Ali, bir sabah işe gitmek üzere yola çıktığında hayatının en zor anlarını yaşayacağını bilmiyordu. Göz alıcı bir güneş altında, yolda bir aracın aniden karşısına çıkması sonucu kaza geçirdi. Kaza sonrasında bacağında yaşadığı ağır yaralanma, onu fiziksel olarak kısıtladı ve ne yazık ki işine de veda etmesine neden oldu.
Hastaneye kaldırılan Ali, geçirdiği ameliyatların ardından bacağına protez takılması gerektiğini öğrendi. Ancak, bu durum onun için yalnızca fiziksel bir değişim değil, aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir darbe oldu. Genç, işinden ayrılmak zorunda kalmanın getirdiği maddi zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da yeni hayatına adapte olmaya çalışıyordu.
Ali, işini kaybettikten sonra sosyal güvenlik yardımları almak için başvuruda bulundu. Ancak bürokrasinin yavaş işlemesi ve gerekli belgelerin temininde yaşadığı sıkıntılar, onu büyük bir umutsuzluğa sürükledi. Bir süre ailesinin yanında kalarak omuzlarındaki yükü hafifletmeye çalıştı; ancak uzun süren maddi zorluklar ve evdeki belirsizlikler, onu dışarıya çıkmamaya iten nedenler arka arkaya sıralandı.
Bu noktada, Ali çadırda yaşamaya başlamayı seçti. Parkta bir çadır kurarak gündüzleri orada vakit geçirmeye başladı ve hayatına devam etmeye çalıştı. Ancak dışarıda geçen zaman, yalnızca fiziksel çetin hayata değil, duygusal olarak da büyük bir zorlukla başa çıkmasına neden oldu. Parkta yaşamayı seçmesinin en önemli nedeni, yalnız kalmak istememesi ve sosyal etkileşimini artırmaktı. Ancak bu, Ali’nin toplumsal yaşamın getirdiği sorunlarla başa çıkmasına yetmiyordu. Yardım beklediği bir toplumun parçası olmasına rağmen, içinde bulunduğu durum kimsenin dikkatini çekmedi.
Ali'nin hikayesi, sosyal hizmetlerin ve toplumun engelli bireylere yönelttiği desteğin yetersizliğini gözler önüne sererken, kanunların ve yardım mekanizmalarının gözden geçirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Birçok birey, Ali gibi engelli bireylerin hayatlarını idame ettirebilmesi için gerekli olan destekleri bulmakta zorluk çekiyor. Gencin yaşadığı bu talihsiz olay, toplumsal dayanışmanın ve empati gösterme gerekliliğinin altını çiziyor.
Ali'nin hikayesinin sonu belirsiz; ancak çevresindeki insanların ve sosyal yapıların bu tarzdaki trajedilerle daha hassas ilgilenmesi gerektiği kesin. Parkta çadırda yaşamayı seçen bir gencin, hayat kalitesini yükseltmek için hayata tutunması için gereken desteği alması umarız. Ali gibi gençlerin, yeni bir hayata merhaba demesi için kaybettikleri her şeyin tekrar kazanabileceği bir dünya hayal ediyoruz. Bu süreçte, toplum olarak daha fazla düşünmeli ve harekete geçmeliyiz.